Mardin

Görmeyi bildiğin zaman memleketimin her köşesi ayrı güzel, her gittiğin yerde sanki orada yaşıyormuşçasına bakmayı bilirsen yaşadıklarından gördüklerinden de keyif alıyorsun.

Hayat bana gezme görme konusunda gerçekten cömert davranıyor diyebilirim. Ben de bu cömertliğe, gezip gördüğüm yerleri hafızamda saklayarak değil, objektifimle sonsuzlaştırarak ve insanlarla paylaşarak teşekkür ediyorum.

Gelelim Mardin'e... Mardin ve çevresine iki kez gitme şansım oldu, iki farklı zamanda... Tavsiyem mutlaka bahar aylarında gitmeniz, o taş toprak dolu şehir renkleniyor, çiçekleniyor. Yemyeşil ovalarda kırmızı gelincikler, güneşli, masmavi gökyüzünün altında uzanan ılık bir Güneydoğu karşılıyor sizi. Özellikle 19 Mayıs tatilini denk getirebilirseniz eğer bu tarih ideal diyebilirim. Bu tarihten sonra gittiğiniz her an cehennem sıcağına biraz daha yaklaşıyorsunuz.
 
Mardin'in tarihi öneminden burada bahsetmek istemiyorum, tarihine ilgi duyanlar için birçok kaynak olduğunu söylemek mümkün, ben daha çok gezme kısmına odaklanmak istiyorum.

Mardin
Gündüz seyranlık gece gerdanlık derler Mardin için. Çok da doğru derler. Seyranlık hali için değil ama gerdanlık hali için Büyük Mardin Oteli'nin terasında çayınızı, kahvenizi içebilirsiniz. Benim gittiğim zaman alkol de vardı ama hala var mı bilmiyorum. Ne içiyorsanız için ama manzaranız bu olacak, ne içtiğinizi görmeyeceksiniz bile :)
 
Gündüz seyranlık Mardin'de rotanızı eski Mardin Çarşısı'na çevirebilirsiniz. Eski Mardin Çarşısı'nda sıra sıra bakırcıları, telkari ve şahmeran ustalarını görebilirsiniz. Mardin'de hayranlık duyduğum el sanatlarından biri telkari. Telkari, özetle, tel halindeki gümüşün, işlenerek yapılmasıyla oluşan takı veya süs eşyası. Telkariye Mardin ve Midyat çevresi hariç başka bir yörede rastlamanız çok mümkün değil, o yüzden beğendiğiniz birşey olursa düşünmeden alın derim.
 
Bir diğer güzellik de Şahmeran. Şahmeran, ağırlıklı olarak Güney, Orta ve Doğu Anadolu resminde, masallarında, hikâyelerinde rastlanan akıllı ve iyicil olarak tanımlanan bellerinden aşağısı yılan, üstü ise insan şeklinde, doğaüstü yaratıkların başında bulunan ve hiç yaşlanmayan, ölünce ruhunun kızına geçtiğine inanılan varlık. (Detay için Şahmeran)

Kasımiye Medresesi
 
Peki.. Çarşıyı gezdik, çarşı turundan hemen sonra yolunuz üzerinde olan Zinciriye Medresesi, Kasımiye Medresesi ve Tarihi Postane'yi görebilirsiniz. 
 
Zinciriye Medresesi, Mardin Kalesi'nin altında, Mardin Kalesi askeri bölge olduğu için girmek yasak ama hem Zinciriye Medresesi hem de manzara için o yokuşu çıkmaya değer.
 



Bu arada bildiğim kadarıyla Pazartesi günleri medrese ve kiliseler kapalı, dolayısıyla Pazartesi günü Mardin'de olacaksanız, programınızı bu duruma göre ayarlamanız gerekir.

Kasımiye Medresesi'ne biraz geç kaldık, güniçinde açık olduğu saati geçirmemize rağmen, bu güleryüzlü amca medresenin kapılarını açtı bize yine de, biz çıkana kadar da gık bile demeden bekledi bizi...
 

Güneydoğu turu yapıyorsunuz diye çekinmeyin, insanlar-her yerde olduğu gibi- sizden nasıl muamele görüyorlarsa size de o şekilde davranıyorlar.
 

 

Yorulduk değil mi? Şimdi önümüzde Ulu Camii ve arkasında uçsuz bucaksız Mezopotamya manzarası ile bezeli bir yere gidip kahvemizi içebiliriz. Akşam yemeği için size tavsiye edebileceğim yer Cerciş Murat Konağı. Fiyatlar biraz tuzlu ama gün batmadan giderseniz harika Mezopotamya manzarasının tadını, yöreye özgü tatlarla ve bir kadeh Süryani şarabıyla çıkarabilirsiniz.

Yazdıklarım sadece Mardin Merkez'den hatta Eski Mardin'den ibaret. Yeni Mardin zaten şehirleşmiş bir alan gezip görülecek birşey yok diyebilirim. Arabanız varsa ya da kiralama şansınız varsa rotamızı Mardin Merkez'den ayrılabileceğimiz bir yöne doğru çeviriyoruz şimdi...

Midyat ve Hasankeyf....

Bir sonraki yazımda :)

1 yorum:

  1. Seninle gurur duymamak elde değil muhteşem bir yazı başarılarının devamı dileğiyle sevgiler

    YanıtlaSil